
20 Ekim 2016… Hastane odasına çevrilen evimin salonunda bir sürü insan beni yolculamak için toplanmıştı. Aşağıda beni Bolu’daki hastaneye götürmek için bir ambulans bekliyordu ve herkes 8. kattan beni tekerlekli sandalyeyle nasıl indireceklerini tartışıyordu çünkü elektrikler kesik olduğundan asansörler çalışmıyordu. ‘Bırakın ben kendim inerim’ demek istiyordum ama yapamazdım, sessizce beklemekten başka çarem yoktu.
O anda anneme baktım, bir köşeye oturmuş sessizce bekliyordu. Yüzündeki ifadeyi tanıyordum, içinden çok şey geçiyordu ama dışarı yansıtmamak için kendini tutuyor, duygularını belli etmemeye çalışıyordu.
Sonra arkadaşlarım tekerlekli sandalyemi üzerinde 80 kiloluk bendenizi kucaklayarak merdivenlerden tam 8 kat aşağıya indirdiler ve herkesle vedalaştıktan sonra ambulansa bindirildim.
Annem aşağıya inmemişti. Ben evden çıkarılır çıkarılmaz tüm koruma kalkanı düşmüş ve fenalık geçirmiş, kendini yerden yere atmıştı. Bir anne için hayattaki en büyük acıdır evladının ihtiyacı olduğu anda elinden hiç bir şey gelmemesi…
.
Günlerdir dönen bir video var sosyal medyayı her açtığımda gözümün içine sokulan ama izlemedim, izleyemeyeceğim… Kendi annemi yazarken o annenin, kızının gözlerinin içine baktığı bir kaç saniyede aklından geçenleri düşündüm… ve küçük kızın bundan sonraki hayatını… ve yutkunamadım, nefes alamadım