Bugün 37 yaşımı bitirdim. Mutluluk, üzüntü, başarı, hayalkırıklığı, gurur, pişmanlık, acı, haz duygularıyla beraber inişler ve çıkışlarla dolu bir yarı ömür.
.
2 yıl öncesine kadar hayatımın büyük bir bölümü şikayet, geri kalanı da isyan etmekle geçmiştir😊 Henüz 6-7 yaşlarındayken ilk hayalkırıklıklarımdan birini mahalle maçlarında abiler beni zorla kaleci yapmak istekleri zaman yaşamıştım. O zamanlar benim için dünyanın en önemli sorunuydu bu ve kimse beni anlamak istemiyor diye herkese çok kızıyordum.
.
Sonradan geçen yıllar ve değişen ihtiyaçlarla beraber aynı duygular format değiştirerek varlığını korudu. Kimi yaşlarımda okulda aldığım notlar ve sınavlar dünyanın en büyük sorunuyken başka zamanlarda sevgi(li) problemleri, arkadaş/aile kavgaları, ‘ne olacak bu memleketin hali’ kaygıları beni aynı kötümser duyguların içine zaman zaman soktu.
.
Artık 37 yaşındayım. 35 senede gelemediğim ve belki de 2 sene önce kaza geçirmesem bir 35 sene daha gelemeyeceğim bir noktadayım. Yarı aksak bacaklarım ve düzelmeyen sinir hasarıma rağmen, ayaklarımın üzerinde sapasağlam duruyorum ve hiç olmadığım kadar güçlü hissediyorum. Çocukluğumun ilk hayalkırıklıklarından beri yaşamış olduğum acı/tatlı her bir tecrübe ve hayatıma iyi/kötü anlamda girmiş olan her bir kişi için ‘İyi ki’ ile başlayan cümleler kuruyorum ve pişmanlıkları hayatımdan uzaklaştırıyorum. Beklentilerden uzak olmak, kendi öz benliğime dönerek potansiyelime odaklanmak ve her şeyi olduğu gibi kabul etmek herhalde şu anki ruh halimi yaratan en önemli unsurlar.
.
Diğer bir deyişle artık hayatıma bir anlam vermeye çalışmayı bıraktım. Sizin için hayatın anlamı haline getirdiğiniz şeyleri düşünün, ulaşamamak bir hayalkırıklığı yaratıyorsa ulaştıktan sonra kaybetmek hayalkırıklıklarını katbekat artırıyor. Yapabileceğimiz tek şey var diyor Albert Camus Absürdizm adlı felsefe akımında: ‘Hayatımıza anlam veren şeyleri aramayı bırakarak zihniyetimizden asaleti eksik etmemek ve itina ile anı yaşamaya odaklanmak’…