
Bugün parke yolda yürürken karşımdan gelen 10 yaşlarında bir çocukla şöyle bir diyaloğumuz oldu:
Çocuk: Abi sen o bastonu napıyosun?
Ben: Sence?
Çocuk: Haaa anladım sakat şeysi… (iki saniyelik duraklamadan sonra) Kusura bakma abi, ben şimdi anladım.
Utandı çocukcağız. Muhtemelen kızdı kendine niye böyle bir soru sordum diye😊
Ben de o utandı diye üzüldüm. Halbuki onun bir suçu yok ki. Suçlu biziz, yani yetişkinler… Türkiye’de toplum tarafından dışlanmış hissettiği için sokaklara çıkmaktan/sosyalleşmekten kaçınan binlerce engelli var. İşte bu yüzden farkındalığın öneminden bahsediyorum devamlı. Engelli/sağlıklı demeden bu dünyayı herkes için yaşanılabilir hale getirmek o kadar da zor değil. Ebeveynsen çocuklarına, öğretmensen öğrencilerine farkındalık kazandırabilirsin. Yönetici-büfeci-restorancı-mağazacıysan işyerini engellilerin erişimine uygun hale getirebilir, belediyeciysen (ki bu parke taşlar engellilere atılmış en büyük kazıklardan birisidir) sokakları engellilerin erişimine açabilirsin… Fark yaratmak için çok geniş çaplı beklentiler oluşturmamız gerekmiyor, ama birey olarak bilinç kazanmak zorundayız.
Artık ‘-mış gibi yapmak’tan vazgeçmemiz ve engellilere gerçekten bu toplumun bir parçası olduklarını hatırlatmamız gerekiyor…
…diyorum ama… yine başına gelmeden kimse duymuyor söylediklerimizi… Neyse… her paylaşımla bir farklı kişiye mesajım gitse o da benim için kazançtır… Umarım…