Sırtım…T3’den T7’ye kadar 4 platin-8 vidayla eskisinden daha güçlü hale gelen omurgam…
Sırtımın bu haline bakmak hissedilen birçok duyguyu da somutlaştırıyor aslında… Sağlığımı geri kazanmamı sağlayan insanlara karşı hissettiğim şükran… Halen geri kazanamadığım ve kazanamayacağım duyu ve hareket eksikliklerimin yol açtığı kızgınlık ve üzüntü… Ne kadar şanslı olduğumu bilmenin verdiği sevinç… Keyif aldığım bir çok fiziksel aktiviteyi hayatım boyunca bir daha yapamayacağımı bilmenin verdiği hayalkırıklığı… Bir gün geçip diğer gün tekrar başlayan ağrılarımın yarattığı stres…
Beni sadece internetten takip eden çoğu kimse her ne kadar yürümeye başladıktan sonra hayatımın tozpembe olduğunu düşünse de gerçek hayat hiçbirimiz için öyle değil ne yazık ki. Ben de herkes gibi sevincin ve üzüntünün birbirini izlediği bir duygu döngüsü içinde hayatımı sürdürüyorum. Her ne travma yaşamış olursanız olun, ne üzüntü ne de sevinç ebediyen süregelmiyor. Bugün çok mutluyken ertesi gün neyle karşılaşacağımız tam bir muamma. Lakin, yaşanmışlıklara müdahale şansımız olmamasına rağmen, yaşanacaklara etki etme imkanı her zaman vardır. Benim hastalığım süresince hep işe yarayan bir oyun hilem var… Travma yaşamış olan çoğu kimseden farklı olarak yaptığım şey, olumsuz duyguları içimde barındırmanın normal olduğunu kabul etmeme rağmen eylemlerimi hiçbir zaman olumsuz duygularıma göre yönlendirmedim. Yani sabah akşam ‘Hayatım hep böyle mi olacak?’ düşüncesiyle kafamı bulandırmak yerine ‘Benim bu durumu geriye dönüp değiştirme şansım yok, o zaman hayatımı daha iyi hale getirmek için mücadele etmem gerek’ dedim ve sonucunun ne getireceğini bilmeden hep yeni şeyler yapmaya çalıştım, çünkü biliyorum ki bu duygu döngüsü tamamlanınca yerini başka duygulara bırakacak.
Mutluluğun belli bir tanımı var mı bilmiyorum. Kimine göre mutluluk ‘karşı cins’, kimine göre ‘hareket özgürlüğü’, kimine göre ‘aile’, kimine göreyse ‘para’… Ama bildiğim tek bir şey var, o da mutluluğun tanımının kişinin ihtiyaçlarına göre her an değişebileceği. İçinde bulunduğunuz durum sizi sürekli bir hayalkırıklığına itiyorsa o zaman mutluluk tanımınızı gözden geçirme zamanınız da gelmiş demektir.