Sinan… Oda arkadaşım… Size baktığında gözlerinin içi gülen pırıl pırıl bir genç… 14 ay önce bir arkadaşının köy düğününde arkadaşlarıyla eğlenirken birden yere yığılmış.

Image may contain: 2 people, people smiling, people sitting

Hani pek yiğit delikanlılarımızın erkekliklerini ispat etme gelenekleri vardır ya; düğünlerde ve maçlarda eğlenirken olur olmaz ateş ederler. Sinan da bir magandanın kurşununa kurban gitmek üzereymiş… Akil ve örnek olması gereken bir köy muhtarının ateşlediği bir kurşun ensesinden girmiş ve çenesinde kalmış. İki defa kalbi durmuş ve günlerce yoğun bakımda ölüm kalım mücadelesi vermiş. Kendine geldiğinde vücudunun sağ tarafı komple felç kalmış ve konuşma merkezi zarar görmüş. Onunki de bir azim ve başarı hikayesi. Kaybettiklerinin bir çoğunu geri kazanmış ve hala tüm gününü fizik tedaviye harcıyor. Ve yaşadıklarına inat hala gülüyor, hem de devamlı gülüyor. Şu kısa zaman içinde Sinan benim kardeşim gibi oldu. O güldükçe ben onu daha çok seviyorum; ve onu daha çok sevdikçe, beline gösteriş için silah alan, olup olmadık yerde silahını erkeklik uzvu gibi sallayıp ortalarda ateşleyen insanlık müsveddelerinden daha da tiksiniyorum…